Masa başı salon siyaseti yaparak,
nargile cafelerde tütün tüttürerek,
milletin sesini duymayıp,
sahaya inmekten acziyet duyup,
laf ebeliği ile halktan uzaklaşanlar ve sevenlerini uzaklaştırma maratonuna kulaç sallayanlar ve günü kurtarmaya çalışanlar,
millete ucuz edebiyat yapmayı bırakıp hak ettikleri koltuk makam ve mevkilerin hakkını yerine getirmek zorundadırlar.
Milletin;
boş boğazlı laf ebelerine karınlarının tok olduğunu unutmamalıdırlar.
Eleştiriye gelince dillerine doladıklarını ordan oraya savurmayı adet edinenler;
Eleştirilmeye gelince ortadan kaybolup bukalemun gibi rengarek olmaktan kurtulmalıdırlar ve kendilerine çeki düzen vermek zorundadırlar.
Aksi halde milletinde aksilik ve artistlik yapan dublörler ve ucuz jön ayağına yatan çapsızlara filmin yeni vizyonu olmadığını ve tekrarının fayda etmediğini ve sezon sonu finalini hatırlatacağı ise asla unutmamalıdırlar...
Ardını kollamayarak,
arkası yarın diyerek yol olanlar ertesi gün yanlarında kimseyi asla bulamayacak olduğunu unutmasınlar.
Dostlarına omuz vermeyip sahte omuzlara baş dayıyanlar tek vücut tek bilek olmak yerine paramparça olmayı tercih edenler yok olmaya muktedir olacaklarını unutmasınlar.
"Dost acı söyler yüze söyler" derler, gerisi teferruatdır VESSELAM...